"Saatin erken olmasına aldırmadan yatağımın üzerindeki kıyafetlerimi elimin tersiyle yere doğru savurduktan sonra yorganımın içinde büzüştüm. Sıkıca örtüp üzerimi kafasını toprağa gömüp kaybolduğunu zanneden devekuşları gibi görünmez olduğumu umdum. Bir yandan ağlıyor bir yandan da Allah'a haykırıyordum:
"Söyle bana BEN kimim? BEN neden var oldum? Varlığım en sevdiklerimi bu kadar üzerken ben nasıl mutlu olurum? Bana bir işaret gönder. Bir yol göster. Çıkmazdayım. Çözemiyorum. Yoruldum" derken ağlamaktan yorulmuş olmalıyım ki bir anda sızmışım öylece... Dilek kapısı diye bir şeyden bahsederler. Doğru zamanda doğru yerde dileklerine dikkat et. Gerçekleşirmiş. Benimki de öyle oldu. O geceden sonar yaşadıklarım rüya mıydı yoksa gerçek mi ya da hangisi rüya hangisi gerçek hiçbir fikrim yok. Şimdi sadece şükür var. Şükür ve lütuf..."