Bir yanda ülke kaynaklarını tarihini ve doğasını yağmalamaya çalışan gözünü kâr hırsı bürümüş şirketlerle onlarla kol kola yürüyen kimi siyasiler ve bürokratlar...
Diğer yanda hayatını hak adalet ve yaşanabilir bir çevre mücadelesine adamış ODTÜ mezunu bir mühendisin Bartın gibi küçük bir ilde verdiği demokrasi hukuk ve insan hakları mücadelesi... Ve onunla bir avuç arkadaşının önderliğinde aileleri ve komşuları dışında kimsenin tanımadığı modern devlette doğumları evlilikleri ve ölümleri dışında hiçbir şeyleri resmi kayda geçmemiş sıradan insanların şapka çıkartılacak mücadeleleri...
Birçok kez kaybettiler; mutsuz oldular incinip kırıldılar. Ama biliyorlardı ki binlerce yıldır süren demokrasi ve insan hakları mücadelesi bu bedelleri ödemelerini gerektiriyordu. O nedenle hiç umutlarını yitirmediler: yılmadan pişmanlık duymadan hep aynı kararlılıkla yürüdüler yollarında... Ve bu yolda yürürlerken elbet bir gün bulacakları umuduyla her an "adalet"i ve "hukuk devletini" aradılar...
Onların bu mücadelesinin "umut olması" ve umutların hiç kaybolmaması ve dileğiyle...