Bilim buluşlardan buluşlara atılırken ahlak bu atılışa ayak uyduramıyor. İnsanlar daha bilgili olmakla daha doğru olmuyorlar. Kaderin korkunç bir cilvesi olarak aklın en şaşırtıcı ilerlemelerine tanık olduğumuz çağımızda açlık ve savaşlar eksik olmuyor. Buradan yola çıkarak bilimin öldürme gücümüzü artırdığını insanı makineye köle ettiğini lüksü aç gözlülüğü azdırdığını ileri sürenler hiç de az değil.
Peki ne yapılabilir? Albert Bayet bu denemesinde işte bu soruya yanıt arıyor ve bilim ahlakının bilimle birlikte gelişmesi halinde insanlığın refah ve mutluluğa erişebileceğini vurguluyor. Bayet bugün insanların insan soyunu yok edebilecek korkunç silahlara sahip olduğuna dikkat çekiyor ve "Ne zaman ki bilim ahlakı bilimin ilerlemesine yoldaşlık edecek belli ilkeler üzerinde insan beyninin sağlam birliğini kuracak işte o zaman yaşamımıza bir coşku katacaktır" diyor.