Ümmü Ma'bed şunları söyledi:
Öyle birisini gördüm ki. güzelliği besbelliydi güzel huyluydu. Yüzü parlaktı. Ne karnı büyük ne de bası küçüktü. Çok güzeldi. Gözleri siyah kirpikleri çoktu. Sesi nazik gözünün akı çok siyahı da çok siyahtı. Doğuştan sürmeliydi. Kaşlarının ucu ince ve çatık kaslıydı.
Saçları koyu siyahtı. Boynu uzun ve yüksekti sakalı sıktı. Sustuğunda kendisinde bir vakar ve ağır başlılık vardı. Sözleri sanki dizilmiş birer inci gibi ağzından tatlı tatlı akmaktaydı.
Sözü açık ve hak ile batıl arasını ayırıcı olup ne acizlik sayılacak derecede az ne de boş gereksiz sayılacak derecede çoktu. Uzaktan bakılınca insanların en heybetlisiydi. Yakınına gelince herkesten daha tatlı ve çekiciydi. Sanki o bir fidandı iki fidan arasında bitmiş parlaklığı ve yeşilliği onlara üstün gelmişti.
Yanında arkadaşları vardı o bir şey söylediğinde onlar dinliyorlar verdiği emri yerine getirmek için koşuşuyorlardı. Asık suratlı değil güleçti kimseyi azarlamıyor ve kınamıyordu."
Ümmü Ma'bed. dünyanın tanıdığı en büyük zatı tarif etmeye devam etti.