Anayasalar tarihsel süreç içerisinde insanların haklarını koruma ve devletin gücünü hukukun çizdiği sınırlar içersinde tutma çabasının ürünüdürler. Anayasalar toplum mühendisliği mantığı ile devletin toplumu düzenlediği metinler değil; toplumun devlete şekil verdiği metinlerdir. Toplumların anayasa yapmaları kendi kaderleri üzerlerinde söz sahibi olmaları gerektiği inancının bir neticesidir. Bu inancın gereğini de ancak iradesi vesayetten kurtulmuş toplumlar yapabilir.
1982 Anayasası ise anayasacılığın felsefesine aykırı bir şekilde topluma kendi kaderi üzerinde söz söyleme hakkı bırakmayan tepeden inmeci bir yaklaşım tarzıyla topluma rol biçen bir metindir. Ne yapılış usulü ne de birçok değişiklik ile görece demokratikleşmesine rağmen içeriği açısından insan haklarını esas alan demokratik çoğulcu bir anayasa değildir. Bu nedenle Türkiye'de yeni bir anayasa yapımı konusunda toplumsal mutabakata dayanan bir talep ortaya çıkmıştır.
Toplumsal talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapımına karar verilen ve çalışmaları başlatılan yeni anayasa birçok konuda tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Daha en başta yapım yöntemi konusunda başlayan tartışmalar anayasanın biçimsel açıdan niteliği ve sistematiği başlangıç kısmı temel felsefesi devletin nitelikleri ve değiştirilemez maddeler insan hakları ve bu bağlamda laiklik ve vatandaşlık tanımı demokrasi vesayet hukuk devleti hükümet şekli siyasi partiler ve seçim yerel yönetimlerin yetkileri ve yargı bağımsızlığı konularında yoğunlaşmıştır. İşte elinizde bulunan bu çalışmanın amacı yeni anayasa yapımında yer tutan bu güncel sorunlara ışık tutmak bu konudaki tartışmaları ve önerileri bir bütün olarak ortaya koymaktır.