Bu romanı yazmak bayağı cesaret ister!
...Ve Ülker Uzun Polat bu cesareti göstermiş. Üstelik bu zorlu işin başarıyla da üstesinden gelmiş.
Neden cesaret? Neden zorlu iş? Çünkü; Leonardo da Vinci sıradan bir isim değil... Gelmiş geçmiş bütün zamanların en büyük sanatçısı... Öncü bilim adamı... Matematikçi... Fizikçi... Mimar... Mühendis... Müzisyen... Anatomist... Mucit... Düşünür... Dalgıç kıyafetlerinin ilk kâşifi... Bir daha ikincisi gelmeyen ve belki de hiç gelmeyecek bir deha.
Belki yıllar sonra Freud gibi bir başka deha en doğru biçimde tanımlayacaktır Leonardo'yu: "O bütün diğerleri kopkoyu bir zifiri karanlıkta uyuklarken vaktinden çok zaman önce karanlığın göbeğinde gözlerini açarak uyanan bir insana benzer!"
Leonardo da Vinci'nin en çok sevdiği öğrencisi Francesco Melzi şöyle demiştir arkasından: "Ne yazık ki doğa'nın bu çapta ikinci bir insanı ikinci kez var edebilecek gücü yok..."
Doğrusu ben de hep bu kötümserliği paylaştım. Ta ki Ülker Uzun Polat'ın Başka Bir Leonardo romanını okuyana kadar.
Deha ötesi adeta bir yarı tanrı olan Leonardo'yu Ülker kardeşimiz farklı bir boyuttan hareket etmiş. Yarı tanrılıktan öte bir insan olarak da işlemiş. Dahası metafizik bir reenkarnasyon ile sarmalamış.
Cesaretle yazılmış bu farklı romanda Leonardo da Vinci başka bir kimlikle yeniden var oluyor.
Romandaki kahramanlar birçok sorularının cevaplarını ararken siz de hem bambaşka bir Leonardo'yla karşılaşacak hem de kendinizle ilgili pek çok şeyi keşfedeceksiniz.
HALİT KAKINÇ