Hızlı bir şekilde değişen ve gelişen küresel bir dünyada yaşamaktayız. Bu yeni dünya düzeni işletmeler açısından bir çok fırsat ve tehdidi de beraberinde getirmiştir. Yaşanan köklü değişim ve gelişmeler işletmeleri birçok yönden etkilemektedir. Ekonomik sosyal politik finansal ve teknolojik anlamda yaşanan değişimlere gözünü kapayan ve bu dinamiklere ayak uyduramayan işletmelerin hayatta kalmaları imkânsızlaşmıştır. İşletmeler her alanda radikal değişimlere gitmek ve çağın gereklerini yakalamak durumundadır.
İşletmeler bir taraftan değişen dünya dinamiklerine ayak uydururken küresel pazarların ve uluslararası işletmeciliğin sunduğu fırsatları da kaçırmamalıdırlar. İşletmeler ulusal sınırların içinde kalarak yaşamlarını sürdürmek yerine uluslararası pazarlara açılmayı ve küresel bağlamda rekabet etmeyi gündemlerine almalıdırlar. Her alanda hızla değişen gelişen bütünleşen ve adeta küçük bir köy halini alan dünyada yerel düşünmek ve kalmak yerine küresel düşünmek ve faaliyet göstermek gerekmektedir Günümüz iş dünyası işletmeleri küresel düşünmeye ve küresel oynamaya zorlamaktadır.
Uluslararası faaliyetler işletmeler için her ne kadar birçok fırsat kapısını aralasa da diğer taraftan birçok karmaşıklık ve belirsizliği de bünyesinde barındırmaktadır. İşletmelerin uluslararası pazarlarda başarısı karşılaşılan fırsat ve tehditlerin en iyi şekilde anlaşılması ve yönetilmesi ile mümkündür. İşletmelerin hayatta kalmaları ancak sürdürebilir rekabetçi üstünlükler elde edilmesi korunması ve geliştirilmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu da ancak işletmelerin faaliyette bulundukları çevre ile uyumlu yaratıcı ve yenilikçi işletme ve yönetim sistemleri kurarak stratejiler geliştirerek ürün ve hizmetler sunarak mümkün olabilecektir.
Küreselleşme artan uluslararası faaliyetler ve bunların beraberinde sınır ötesi mal ve hizmet üretimi satışı işbirliği ve ortaklık kurulması gibi konular kültürlerarası etkileşim konusunu ve önemini gündeme getirmiştir. Yaşanan bu gelişmeler farklı kültürlerden bireylerin grupların ve şirketlerin etkileşimini günümüzde kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu bağlamda kültür ve dinamikleri ve işletmeler üzerindeki etkileri ön plana çıkmıştır.
Artan kültürlerarası etkileşim birçok fırsat ve tehdidi de beraberinde getirmiştir. Uluslararası faaliyette bulunan işletmeler farklı kültürleri ve bu kültürleri oluşturan sistem değer inanç ve tutumları anlamak ve bu çerçevede hareket etmek zorunda kalmıştır. Sınırların aşılarak uluslararası işletmeciliğin yaygın hale geldiği bir ortamda işletmelerin karşılarına çıkan en önemli sorun ve aynı zamanda en önemli avantajlardan biri kültürel farklılıklar olmuştur. Bunu görmezden gelmek ya da dikkate almamak sonucunda işletmeler ya büyük maliyetlere katlanmakta ya da büyük avantajlardan mahrum kalmaktadırlar.
İşletmeler uluslararası faaliyetlerinde başarılı olmak istiyorlarsa kültür ve kültürel farklılıkları ve sonuçlarını anlamak ve yönetmek durumundadır. İşletmeler kültürel farklılıklardan yarattığı fırsatlardan maksimum derecede faydalanmak ve negatif sonuçlardan kaçınmak zorundadır. İşletmeler kültürel farklılıkları en iyi şekilde anlama ve onlardan maksimum derecede yararlanma noktasında bilgi ve becerilerini artırmalıdırlar. Bu bağlamda oluşturulacak temel yetenekler işletmelerin rekabetçi üstünlükler elde etmelerinde de büyük fırsatlar sunacaktır. Aksi takdirde uluslararası faaliyetlerin başarısı tehlikeye düşebilecektir. İşte bu yüzdendir ki kültürel farklılıkların yönetimi işletmeler açısından çok önemlidir. Bu öneminden dolayı bu çalışmanın ana temasını oluşturmuştur.