Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde olması akıl ve zihin sağlığının yerinde olması ile mümkündür. Bu sebeple akli ve zihni hayatın en büyük düşmanı olan uyuşturucular insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle onu aileden toplumdan ve çevresinden kopararak yalnızlığa bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz hipisel (hayvani) bir hayata mahkum etmektedir. Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler bağımlıyı yaşayan bir ölü haline getirmektedir. Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin bağımlıya aile hayatına doğacak çocuklara iş hayatına aile ve ülke ekonomisine ferdi ve toplumsal ahlaka verdiği zararlar ifadelere sığdırılamaz boyuttadır. Bir çok suçun temelinde yine uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin etkisi gözlemlendiği gibi bir çok ölümcül hastalığın yayılmasına da sebebiyet verdiği gözlemlenmektedir. Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının düştüğü yaş sınırı gözönüne alındığında uyuşturucunun ağır bir tehdit olarak toplumumuzu tehdit ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
5237 sayılı TCK. 'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte de söz konusu suçların soruşturma ve kovuşturmalarında uygulayıcıda tereddütler hasıl olmuştur. Özellikle yapılan kanun değişiklikleri sonrasında mahkemelerce verilen kararların ve yapılan yargılama faaliyetinin istikrar kazanması ve uygulama birliğinin sağlanması bu kapsamda içtihat niteliği kazanması uzun zaman almıştır.
Hazırlanan kitap kesin bir iddiası olmaksızın gerek teori gerekse uygulama açısından mukayese yapma ve uygulayıcıya yol gösterme bakımından faydalı olması düşüncesiyle hazırlanmıştır.