1909-2001 yılları arasında geçen ömrünün büyük bir kısmını İngiltere'de yaşamış olan Avusturya asıllı ünlü sanat tarihçisi ve eleştirmeni Sir Ernst Hans Josef Gombrich yarım asırdan fazla süreden beri best seller olan -The Story of Art- (Sanatın Hikâyesi) adlı eserine dilimizdeki karşılığı -Aslında sanat diye bir şey yoktur; yalnızca sanatçılar vardır- şeklinde olan iki cümlecikle başlıyor.
Bu tespite katılmamak mümkün müdür? Sanatçılar olmasaydı sanattan veya sanat eserlerinden söz edilebilir miydi? Şairler olmasaydı şiirlerden bestekârlar olmasaydı mûsikîden söz edilebilir miydi? Çünkü eserden önce müessir yani eseri var eden gelir. Eser sonuç müessir sebeptir. Sebep sonuca takaddüm eder; yani sonuçtan önce vardır. Her eserin mevcudiyeti onun bir müessir tarafından meydana getirilmiş olmasına bağlıdır.
Bu yüzden denilebilir ki; fikir ve sanat hukukunda her şeyin başı eser sahibidir yani eseri meydana getiren kişidir. Fikir ve sanat hukukunun aslî süjesi esas itibarıyla eseri vücuda getirendir. Bu hukuk alanı odak noktasında eser sahibi yer aldığı için eseri meydana getirenlerin hukukudur.
Ne var ki bu hukuk alanının merkezinde yer alan bu konu üzerinde ülkemizde bugüne dek yeterince durulduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışma sözkonusu ihtiyaçtan doğmuştur.
Bu kitap aynı zamanda fikir ve sanat hukuku sahasında tarafımca monografik mahiyette kaleme alınan üçüncü eser olma özelliğini taşımaktadır. Bu serinin ilkini fikrî hakların kapsamı ve sınırları bahsi üzerine kaleme alınıp 2003 yılında yayımlanan kitabımız oluşturmaktadır. İkincisini ise fikrî haklarda konu unsurunu ele alan -Fikrî Hukukta Eser- adlı çalışmamız teşkil etmektedir. Bu çalışma ise fikrî hukukun -süje- unsuruna hasredilmiş olup bu kapsamda -eser sahipliği- konusu tabir yerindeyse -masaya yatırılmakta- ve enine-boyuna incelenmektedir. Kısmet olursa bundan sonraki hedefimiz fikrî haklara ilişkin hukukî işlemler ile hakların korunması konularını ayrıntılı bir şekilde incelenmektir.
Eser sahipliği meselesi giriş bölümü ve dört ana bölümden oluşan kitapta bütün yönleriyle irdelenmeye çalışıldı. Konunun uygulama ve teorik temellerine inilerek tahliline gayret edildi ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunumuzun (FSEK) konuya ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesi suretiyle olması gereken hukuk bakımından yapılması gereken somut düzenleme önerilerine yer verildi.