Müjdeler verildi ajanslardan yalancı baharda badem çiçeği neşesiyle: "Şakiler temizlendi kalanlar İse batı illerine birer aile olarak sürüldü! Bu ülkede efendiler ve köleler vardır azınlıklar ancak kölemiz olabilir! Pilotlarımız cesurca görevlerini tamamlayarak kahramanlık madalyasıalmaya hak kazanmıştır! Dersim'e medeniyet girmiştir! Kızlar ailelerinden koparılarak terbiye edileceği ailelere evlatlık verilmiştir! Mağaralara doldurduk ağızlarını kapayarak fareler gibi zehirledik köklerini kuruttuk! Dersim ülkemizin çıbanıdır neşterle tüm çıbanı kesip attık sağlığımıza kavuştuk çok şükür! Dersim'de altın krom ve diğer zengin madenler keşfedildi! Yerli halktan temizlenen bu topraklar yabancı sermayenin hizmetine sunulmuştur! Her karışı kutsal olan bu cennet barajlarla İslah edilmeli çünkü bu Kızılbaş-Dersim Halkı tüm varlığı ile ıslah edilerek dönüştürülmeli kendisine yabancılaştırılmalı! Sorgulayan eleştiren güneşe yürüyen bu halk biat etmez kulluğu ve ümmetçiliği bilmez!" On binlerce insanın vahşice katledilmesi belki bu cümlede saklanmıştı. Oysa ormanda badem çiçekleri kan kusan toprak üşüdü ten içinde çocukların ruhu dondu. Tarih eriyeceği güne kadar buz tuttu dal zemheriye misafir oldu buz kendi bedenine aktı ve alev aldı...