Bir an önce insanın o kendini beğenmiş yeryüzünüzün efendisi rolünden dünyanın mütevazı bir üyesi rolüne ya da gerçek rolüne dönmesi gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmek; kitlesel sömürünün toplumsal ayrıcalıkların koruyucusu; ayrıcalıklı sınıfların ve yeni tekellerin yaratıcısı olan devletin sadık yurttaşlarının (modern kölelerinin) işi değildir. Zira yalnızca özgürlük büyük şeyler yapma konusunda insanlara ilham verir toplumsal ve entelektüel dönüşümleri meydana getirir. En iyi ifadesini özgürlükçü düşüncenin yaşam felsefesinde bulan değerler insanın ekonomik sömürüden entelektüel ve politik baskıdan kurtuluşuna katkıda bulunur. Bu anlamda oluşan bir toplumsal kültür daha farklı bir ahlak ve adalet duygusunun gelişimine yardımcı olur. İnsanlık böylesi bir toplumsallığa ne kadar yakınsa; insanın insanla ve insanın doğayla giderek insanın kozmosla barışı da o kadar yakındır.