Arevik dışarı çıkmıyor oturduğu pencerenin önünden Kalesan Deresi etrafındaki söğüt ağaçlarının rüzgara tutulan yapraklarının gümüşi ışıltılarını izliyordu.
Odasının üç yöne bakan pencereleri onun için dünyaya seyahat oluyor güneş doğudan vurunca bir süre uzaklara huzursuz tepelere bakıyor sonra akşam güneşine kadar Kalesan tarafına geçiyordu. Mamokan tarafına açılan pencereden bakmak ise onun nefretini kaldırıyordu. Kaçamak göz atıp ayrılırken yüzündeki huzursuzluk hemen görülüyordu...
"Hayır Xıdır doğru anladım. Yıllar önce Küçük Ermeni Krallığı tarafından gelen haberleri konuşmuştuk. Hani Müslümanlar Adana ve Mersin tarafında Ermenileri kesiyor demiştim. Sultan fetva çıkarmış kim ki Ermeni katleder öbür cihanda ulu Peygamberimizin şefaati üzerinde olur dediğini ve binlerce Ermeninin kesildiğini anlatmıştım. Adana ve Mersin Dersim'e ıraktır bize gelene dek daha çok güneşler doğar diye düşündük. Ama şimdi katliamın sesi kulaklarımıza dolmaya başladı. Yanıbaşımızdaki Çarsancak Peri Vadisi Ermenilerine kadar uzandı. Ermeni derdine düşmüş omuz üzerinde baş tutmak için girecek delik ararken Kürtler ne yapıyor?"