"Bu yüzden çok çelimsizdi annem. Çelimsizdik. Derimle inatlaşan kemiklerim olduğumun on misli çirkin gösterirdi beni. Şehrin sırtını döndüğü üç katlı bir gecekondunun merdiven altındaki kömürlükten bozma bu güneşsiz odasında orkideler yetişecek değildi elbet. Bir saksımız vardı. Kapının yanındaki asanın üzerinde beklerdi. Annem yıkadığı çatal bıçağı yatağın altındaki tahta valize kaldırmadan önce kurusun diye onun içine koyardı. Saksıdaki o eğri büğrü çatallardan farksızdık biz de. Bunca çirkinliğimize karşın kırık bir ayna asılıydı yatağın çaprazındaki duvarda. Başka yüzler arardık bakıp bakıp... Bir gece gözlerimi ağlar buldum o aynada. Boğazımdaki hıçkırığı fark ettim hemen sonra. Annem telaşla heladan çıkıp niye ağladığımı sordu. Cevap aynadaydı. Yüzümde. Yüzünde. "Ağlama" dedi sarılıp "sen başkasın. Eylül'de okula yazdıracağım seni." Aynadaki kırıktan güneşi gördüm o an sanki... Gülümsüyordu."
Hakkı İnanç bu yıl birincisi verilen Selçuk Baran Öykü Ödülü'nün sahibi oldu. 2008 yılından bu yana öykü yazan çalışmaları çeşitli dergilerde yayımlanan ve pek çokyarışmada dereceye giren genç yazar Giresun'da yaşıyor ve yazıyor. Gözlem gücünün derinliği insan hallerine dolaysız yaklaşımı sıradan insanların sıradan görünen yşamlarının altındaki gündelik ama irkiltici gerçeklere açtığı pencere ve özgün öykü diliyle daha bu ilk kitabında öykücülüğümüze farklı bir soluk getiriyor.