Dünün Osmanlı Devleti'nde kimileri; Enderun'u Yeniçeri'yi Ayan'ı Mültezim'i Din-i Diyaneti(Şeyh Molla Dede Hoca Hacı İmam Hafız vb) Ticareti Ziraati ve Zanaati Siyaseti Kıraatı velhasılı kelam toplumda geçer akçe olan ne varsa hepsini ellerine geçirmiş; mazlum Anadolu insanının ensesinde boza pişiriyorlar; onlar cepheden cepheye savaşıp ölürlerken kalan üç-beş parça malı vb.ne de el koyuyorlardı.
Aynı şahısların torunları ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni; toplumun ticaretini ziraatını zanaatını dinini siyasetini vb. yine işe yarar ne varsa ağırlıklı olarak ele geçirdiler.
Bunlar; öyle bir tezgah kurmuşlar ki ülkenin güzellikleri gelir kaynakları bir eli yağda-bir eli balda yaşama imkanları hep kendilerine; ölmek sürünmek rezillik çekmek yine Anadolu'nun o kavruk yüzlü toprak suratlı çocuklarına...
Dünün Osmanlı'sında "kaymak tabaka" dediğimiz bu zatlar nasıl ki yeri geldiğinde yabancı ülkelerle işbirliği yapmaktan çekinmediler; ülkeyi parça parça edecek eylemlerin altına imzalarını attılar; bugün onların torunları da aynı işi dedelerinin bıraktıkları yerden yapmaya devam etmektedirler. Yaşadığımız bütün sürecin özeti budur. Tabii ki bilene ve anlayana.
Ve işin en acı yanı nedir biliyor musunuz? Sanki dersiniz bu "kaymak tabakayı" oluşturanlar başka yerden; diğerleri başka yerlerden geldiler. Sanki dersiniz ki onlar başka bir ana-babanın çocukları diğerleri başka bir ana-babanın... Hayır hepimizin kökü de bir kömeci de... Bu anlamda Hepimiz Hepimiziz.
Okuyun ne dediğimi anlayacaksınız.