Bir kırlangıç kadar ürkek bir o kadar telaşlıydı. Oldukça utangaçtı yine de iyi veya kötü birkaç insanın gölgesinin altında bulmuştu selameti. Çok güzeldi ama bu güzelliğini bir kırlangıç gibi kendine bakan gözlerden gizlemeyi bilmişti.
"Kırlangıç yapar yuvayı / Camur sıvayı sıvayı." Sanki bu sözün hakkını verircesine dört yavrusuyla başını soktuğu evinin her karışını çıplak elleriyle kendi sıvamış oturulur hale getirmişti. Belki de tek eksiği kanatlarıydı. Bu yüzdendi üç sokak aşağısından fazlasını bilmeyişi. Yaşadığı bu dünyayı giydiği çarşafın altından ancak iki parmaklık bir aralıktan gördüğü kadar tanıyordu.
Düş'ün ne olduğunu bilmiyordu. Bugüne kadar ona bir düş kurma fırsatı tanıyacak iyi bir şey dahi başından geçmemişti. Bir balık kadar acemisiydi sahilin. Ve bu dünyada bir başlarına kalmışlardı. İşinin oldukça zor olduğunun farkındaydı. Ancak hayata karşı ne denli cesur olduğunu henüz daha kendisi de keşfedememişti.