Daha aralarına yeni girmiştim ki Ehlibeyt Şiası'na alay edici hareket ve işaretler yaparak küfür etmeye başladılar. Gayeleri metanetimi sarsıp beni tahrik etmekti. Zira benim Ehlibeyt mektebine davet eden bir kitap yazdığımı biliyorlardı. Maksatlarını anlamıştım. Ama yine de sinirlerime hâkim olup onlara gülümseyerek dedim ki: "Ben sizin misafırinizim beni davet eden de sizsiniz. Davetinizi kabul ederek size geldim. Yoksa bana sövüp küfretmek için mi beni davet ettiniz; İslam'ın size öğrettiği üstün ahlak bu mudur?!" dedim.
Bana tam bir küstahlıkla cevap verip hayatımda bir gün bile Müslüman olmadığımı çünkü Şii olduğumu Şia'nın da İslam ile hiçbir alakası olmadığını iddia ederek buna yemin bile ettiler.
Onlara bakarak dedim ki: "Kardeşlerim Rabbimiz bir Peygamberimiz bir Kitab'ımız bir Kıblemiz de birdir. Şiiler de Allah'ın birliğine iman eder Peygamber ve Ehlibeyt'ine uyarak İslam'ın şartlarını uygularlar. Namaz kılar zekât verir ve Allah'ın evini haccederler. Onları küfürle itham etmeyi nasıl caiz görebiliyorsunuz?!"