Edebiyatın Yaratılışı pek çok edebiyat kuramcısının dile getirmeye cesaret edemeyeceği bir iddiaya dayanıyor: Edebiyat gündelik hayat etkinlikleri içinden doğmuştur; bugün kitaplarda sözü mumyalaştıran "yazılı kültür"ün "soğuk kültür"ün değil her gün sıradan bir biçimde yaşanan bedenin ve müziğin hazlarına açık olan "sözlü kültür"ün "sıcak kültür"ün bir ürünüdür. Eski Yunan'da sarhoşluk uyuşturucu kullanımı eşcinsellik aşk ve sarhoşluk çağrısı olarak söylenen Anakreon şarkıları; bir soluk alışverişi olan Roma öpücüğü ve ruhu ateşleyen şölenler "sıcak kültür"ün parçalarıydı. Roma'da aydın olmak çok kitap okumakla değil batmayı kahramanlık olarak adlandırıyorlardı. Eski Yunan'da felsefe sözlü olarak öğretiliyor; Sokrates yazmıyor konuşuyordu. Şiir şarkıcıların ve dinleyicilerin katılımıyla çoğalıyor ayine dönüşüyordu. Yazı tüccarların depo sayımı için gerekli olan bir araç olarak görülüp önemsenmiyordu...
Edebiyat okunan değil yaşanan bir şeydi.