Deleuze'ün Foucault'nun ölümünden iki yıl sonra yayımladığı bu kitap aslında bir yas çalışması değil belki de bir düşünürün bir çağdaşı için yazdığı en kapsamlı değerlendirmelerdendir. Bu kitabın en çarpıcı yanlarından biri Foucault'nun felsefesine tam orta yerinden dalması ve ısrarla hep burada kalmasıdır. Bu çalışma Deleuze'ün diğer tüm çalışmaları gibi kendi rizomatik ve nomadik yaklaşımını ortaya koyan "ortadan başlamak" düşüncesinin ete kemiğe bürünmüş halidir ve bu anlamda ne bir Foucault'ya giriş ne de Foucault'dan çıkıştır. Foucault'yu açıklamaktan ziyade Foucault'nun felsefesini farklı şekillerde katlayarak neler yapılabileceğini gösterir. (...)
Deleuze'ün Foucault'yu okuması esasında bir düşünürün bir düşünürü okumasına ilişkin çok şey söyler. Foucault'yu çözümlemeye gitmekten veya yöntemini sözde "uygulamak"tan ziyade ortaya koyduğu problemlerin düşünmek açısından nasıl bir yenilik getirdiğinin ve bu yeniliğin günümüz için ne ifade ettiğinin altını çizer. Bunu yaparken düşüncenin bir "pratik" olarak ortaya konması hem Foucault'nun hem Deleuze'ün düşüncelerinin içkinliğinin adeta kaçınılmaz sonucudur. (...)
Deleuze'ün bu çalışması yalnızca Foucault'nun değil Deleuze'ün de pırıltısını görmek daha da yakından ve belki bütün çıplaklığıyla görmek için en güzel zaman.