"Altın Kazan Devrilince" 1800lü yılların sonlarından 1922 yılına kadar yaşananları anlatan bir çalışmanın ürünüdür. Tarihi roman tarzında yazılan bu eser o dönemin tanıklarının anlattıklarından yola çıkarak belgeler anılar ve kurgulamalarla oluşturulmuş. Yaşananlar tarafsızca ele alınmış. Bu konuda oldukça da başarılı olduğunu söylenebilir. Bölgede Ermeni ve Türk toplumları yüzyıllardır birlikte yaşamışlardı. Bu kadar uzun bir süre bir arada yaşam iki toplumun birbirini özümsediğinin kanıtıydı. Kitabın adı olan "Altın Kazan Devrilince" iki toplumun birlikteliği ve ayrışmasını temsil ettiği için seçilmiştir. Altın Kazan Siste bulunan Ermeni Manastırındaki dini törende kullanılan bir objedir. Baharda toplanan çok sayıda çiçeğin kaynatılmasıyla elde edilen yağ Sis Manastırında bulunan Altın Kazana konarak vaftiz töreninde kullanılırdı. Muron töreni adı verilen uygulamada Altın Kazan kapağı törenle açılırdı. Bu törende Altın Kazanın kapağını Manastıra en çok bağış yapan kişi açmaya hak kazanırdı. Ermeni ve Türklerin katılımıyla yapılan bu tören iki toplumun birlikteliğinin simgesi gibiydi.