Nereden nereye... Dile kolay; Üsküdar'dan Ümit Burnu'na Kılıç Ali Paşa Muhribi'nde ön yüzbaşılıktan Kelebek'te hür amiralliğe... Hani aslında dile bile kolay değil ya...
Elinizdeki kitabın başlarındaki fotoğraflara bakın bir; New York'tan ayrılan Tanıl'ın yüzünü süzün bir de dünyayı dönüp Venezüella'da yeniden "funda" diyen Tanıl Kaptan'ın çizgilerini. O çizgilere bakmasını bilen çokça meşakkatin epey dert ve sorunun ardından yedi denizlerin çırpıntısını yunusların dansını tarifsiz gurupları görecektir. Hele bir de kulak kabartırsa işte o zaman teknenin bordasını okşayan dalgaların sesi yükselir palmiyelerin fısıltısına karışır dost rüzgar tanıdık bir türkü mırıldanır doğan mehtabın yönettiği koro ilk notalara girişir. Denizin çağrısıdır bu; çağırır insanı dalgalar uzak kıyılar bilinmeyenler. Ancak bilen işitir o kadife nağmeyi...
Tanıl Tuncel içindeki sesi hiç susturmadı. Kelimenin tam anlamıyla bin bir çeşit boyaya boyandıktan akla gelebilecek her işi yaptıktan sonra ayakkabılarını Atlantik kıyısında bir iskelede bırakıp "Vira Bismillah" dedi. Deyiş o deyiş garip pabuçlar hala bekler Kaptan gelecek de alacak diye. Oysa Tanıl ayakkabısızlığın tadını aldı bir kez...