Bu eser temelde iki sorunun cevabını arama serüvenidir: İnsan davranış ve tercihlerini açıklamada rasyonelliğe ne kadar yer vermek gerekir? Eğer insanlar rasyonelseler o zaman niçin hata yaparlar?
Birinci soru önemlidir; çünkü sosyal bilimler içerisinde önemli bir koltuğa sahip olan iktisat temelde bu varsayım üzerine kurulmuştur. Bu bağlamda kendi çıkarını gözeterek karar veren birey yaklaşımı ne kadar gerçekçidir? İnsan davranışlarını anlamak için bu varsayım ne tür handikaplara sahiptir? Daha da önemlisi açıklamayı amaçladığı şeyleri ikna edici biçimde ne kadar açıklayabilmektedir? Bu eleştiriler hem psikoloji ve davranış bilimlerinin yeni teorileri ile iktisadı birbirine yakınlaştırmakta hem de "davranışsal iktisat" adıyla yeni bir alanın ortaya çıkmasına ortam oluşturmaktadır.
Elinizdeki kitap yoluyla "rasyonellik" ve "kendi yararını gözetme" paralelindeki tartışmalara bir çerçeve sunmayı amaçlıyoruz.