"Binanın üst katında "tefriş edilmiş" küçük bir daireye girdik. Tek bir kitap bile gözüme ilişmedi. Masa başında lambanın altında bir sürü kağıt kalemin ortasında geleneksel çalışma ortamını çağrıştıracak hiçbir belirti yoktu. Nane kokan yeşile çalan odada solgun mobilyanın soyuladığı mum ışığında görülebilen bir karyola duvar saati aynalı dolap akıllı uslu yerinde duran iki de koltuk vardı. Ayrıca şöminenin üstünde birkaç gazete rakamlarla gelişigüzel doldurulmuş bir düzine kartvizit ve bir de ilaç şişesi. Sıradan izlenimine hiç bu denli güçlü kapılmamıştım. Sıradan bir daire idi; çok sıradan denebilecek teoremler gibi ve belki o kadar da yararlı. Çağrılısı olduğum kişi hiçbir özelliği olmayan bir yerde yaşıyordu. Bu koltukta geçirdiği saatleri düşündüm. Bu sıradan ve masum yerdeki olası sonsuz keder beni ürküttü. Böyle odaları bilirim yaşadım. Sürekliliğine asla inanmadım böyle bir yerde yaşamı geçirmek... Dehşete düşürdü beni."