Geleneksel halk söyleminin söz sanatındaki derin ironiyle buluşmasını deneyen modern toplumun; yalnızlık yabancılaşma mülkiyet düşkünü bencillik ve çıkarcı hallerini sorgulayan şiirleriyle sıcacık bir dokunuş olmayı deniyor Dedocan...
Neyzen'le devamlılığa inat okuldan kaçan arsız ve çalışkan çocuklara selam verirken "ben artık aşık olmak değil yaşamak istiyorum" diyerek; Nâzım Hikmet duyarlılığına dokunarak Can Yücel'le devrim ve itiraz bahçelerindeki üzüm salkımlarına uzanıyor yüreğinin kırık merdivenlerine aldırmadan... Şarap için... Can Yücel'in "Aşk olsun sana çocuk" şiirini unutmadan...
Düşlerimizi gülüşlerimizi ve geleceğimizi asmak için sırada bekleyen bütün zalimlerin ipine karşı itiraz olarak; aşktan barıştan haktan paylaşmaktan ve sınırsızlıktan beslenen şi-irlerine ve Dedocan kardeşime hoşgeldin diyorum. Paul Eluard'ın dediği gibi "şiir boşuna yazılmış olmayacak..." Buna yürekten inanıyoruz...