"Oysa bilinmeliydi onurlu bir "hoşça kal" demenin paha biçilmezliği."
Günbatımı şehri boyarken kızıla farklı şehirlerdeki başka kokular bazen tek ortak noktalarıydı.
Aynı anda nefes almaktan başka gidilecek yol kalmadığında geriye dönüp ayaklarını yerden kaldırdılar ezdikleri ilahi kudreti yeniden ayağa kaldırıp kudretlendirme vaktiydi belki de.
Belki de değildi.
Düşeceğini bildiği halde yükseklikleri hep sevdi. Kimileri korkardı düşmekten ve yüksekten.
Bilemezlerdi ki düşecekleri nokta aslında uçmayı öğrenecekleri hayatlarının nadide anlarındandı.
Çingeneler raks edip dünyayı boşlamaya devam ettiler metroyu kaçıranlar koştu ve korkulu gözlerle patronlarına yalan söylediler.
Yalan kötüydü bir kere söylendiğinde eğer becerebiliyorsan gerçekten tüm hayatının yalan olması olasıydı.
Bir sabah uyandığımda şehir mora boyanmış olsaydı bunu O'nun yaptığını bilirdim ve mutlu uyanabilirdim hiç olmadı.
Her hikaye mutlu sonla mı bitti?