Roma ve Bizans dönemlerinin ardından Osmanlı hâkimiyetine giren İstanbul'da su tesislerinin inşası hız kazanmış ilerleyen süreçte çok sayıda çeşme ve sebil inşa edilmiştir. 20. Yüzyıl başlarında teknolojinin ve yaşam standartlarının yükselmesiyle birlikte tüm evlere şehir şebeke suyu ulaştırılmaya başlanmıştır. İstanbul'un hemen her köşesinde karşılaşılan çeşmeler ve sebiller önemlerini yitirmeye başlamış ve işlev dışı kalma sürecine girmiştir.
İstanbul'un Yüzleri Serisi 68. kitabı olan; 100 Çeşmesi ve Sebili kitabında şehrin toplumsal yaşamı ve su mimarisi içinde özel bir yeri olan bu sebil ve çeşmelerin konumları eşsiz mimari ve dekoratif özellikleri ilginç hikâyeleri zaman içerisinde geçirdikleri değişim anlatılmıştır.
İstanbul'da Sokak aralarında köşe başlarında meydanlarda karşılaşılabilen ve gündelik hayatımızın birer parçası olan çeşme ve sebillerin hikâyeleri aynı zamanda şehrin medeniyet tarihinin de hikâyesidir.