Müşrikler mağaranın ağzına kadar geldiler. Ebu Bekir Kureyşlilerin iz süren kimselerle birlikte mağaraya doğru yöneldiklerin gördü hatta izcinin;
-Vallahi aradığınız kişi bu mağaradan öteye geçmemiştir dediğini duydu.
Üzüldüağladı. Allah'ın Rasulü'ne:
-Vallahi kendim için ağlamıyorum. Fakat asıl senin başına kötü bir şey gelmesinden endişeleniyorum diye fısıldadı.
Allah'ın Rasulü:
-Üzülme! Allah bizimle beraberdir diyerek onu teselli etti.
Yüce Allah Ebu Bekir'in içini ferahlattı. Ebu Bekir tepelerinde duran müşriklerin ayaklarını görebiliyordu ve:
-Ey Allah'ın Rasulü eğer içlerinden biri bastığı yere bakıverse hemen altında bizi görecek diye endişesini dile getirdi.
Allah Rasulü (s.a.v)ise;
-Ebu Bekir! Üçüncüleri Allah olan iki insana sence ne olabilir diyerek onun bu endişesini giderdi.
Müşriklerden biri:
-Mağaraya girin dedi.
Ancak Ümeyye b. Halef:
-Mağarada ne işiniz var? Görmüyor musunuz? Örümcekler Muhammed henüz doğmadan oraya yuva yapmış diyerek mağaraya bakmanın anlamsız olduğuna işaret etti. Hezimetin acısını yüreğinde hisseden Ebu Cehil:
- Vallahi öyle sanıyorum ki Muhammed yakınımızda ve bizi görüyor. Ne var ki büyüsüyle gözlerimizi kör etti dedi.
Hayal kırıklığıyla Sevr mağarasından ayrılan müşriklerin yüzlerinden düşen bin parçaydı. Eğer Muhammed Yesrib'e hicretini tamamlarsa bu Kureyş liderleri için sıkıntılı günlerin başlaması demekti. Zira Kureyşliler güçlerini Mekke ile Şam arasında gidip gelen ticaret kervanlarının akıttığı servetten alıyorlardı...