Sonu hiç gelmeyecek gibi daracık taş sokaklardan geçerek biraz da ürkerek gittiğimiz yolun sonunda bizi bekleyen müthiş yerden habersizdim.
Yokuş aşağı sarmaşıklı evlerin arasından uçarcasına iniyorduk. Yokuş beni aşağı atmaya kararlıydı ama K-rem'in de ellerine yapışarak direniyordum.
Hem koşuyor gibi hem de kaçar gibi el ele tutuşmuş hırçın akan şelaleler gibi çağlıyorduk sanki.
O yokuş hiç bitmesin elleri ellerimi hiç terk etmesin diye dualar ediyordum inerken. Ayağım burkulup düşecek gibi olsam hemen elime daha sıkı yapışıyor ve belimden kavrayıp doğrultuyordu beni.
Sadece belim değil tüm kalbim kollarındaydı sanki.
Bitmesini hiç istemediğim o yol bitti sonunda ve bizi rüya gibi bir yere kavuşturdu. Zaten bu da bir rüyadan far-sızdı benim için.
Bu yüzden tüm kareler asılıp kaldı; o sokakta o yokuşta o pencerede