Tanrıça bir zamanlar Batı kültüründe ve dininde egemen bir figürdü ama o günden bugüne bir sır durumuna geldi. Oysa bugüne gündelik hayatımızda çok önemli bir güç olarak yeniden ortaya çıkıyor. Toprağa dönerek hayatı yok etmek yerine ona saygı duymayı öğrenerek ve daha kalıcı daha sezgisel daha şefkatli olarak kadınlığın doğasındaki bilgeliği güzelliği ve gücü yeniden keşfediyoruz. Zamana meydan okuyan tanrıçanın mitleri simgeleri ve ayinleri aracılığıyla bir zamanlar kim olduğumuzu anlayabilir ve bu yolla kendimizi yeniden keşfedebiliriz. Çünkü mitoloji bize Tanrıçaların yaptıkları kadar hatta daha çok kendimizle ilgili bir şeyler anlatır. Tanrıçayı ana bakire yaratıcı / yok edici baştan çıkarıcı rahibe ya da ilham perisi olarak kendimizde onun çoğul kişilerini fark edebilir ve bunları hayatımızın bir parçası haline getirmeyi öğrenebiliriz. Yaklaşık 250 çarpıcı resimden ve yetkin bir araştırmanın ürünü ilginç bir metinden oluşan İçimizdeki Tanrıça bizleri hem anne hem ilham perisi bakire hem bilge kocakarı hem azize hem fahişe hem yaratıcı hem yok edici olan kadının içsel paradoksuna doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Tanrıçalarla ilgili bu mitolojik öyküler sayesinde iç dünyamızdaki kadınsı hazineleri yeniden keşfediyor ve hayatımızı içimizdeki tüm tanrıçaların iyileştirici sevecen ve geliştirici nitelikleriyle zenginleştirmeyi öneriyoruz.