İnsan kendi kültürünün ya da dilinin değerini başka kültürler ya da dillerle kıyaslayarak daha iyi değerlendirir tanır ve ortaya koyar. Bu durumda biz filologlara ve yabancı bir dile hâkim olan herkese büyük görevler düşmektedir. Bizler âdeta dış dünyaya açılan pencere ve kültürler arasında diğer birçok alanda bir köprü gibiyiz. Yabancı dil sayesinde kendi dilimizi ve kültürümüzü daha iyi tanır değerlendirir dünyada olup bitenlerden haberdar olur yeni gelişmeleri izleyebilir ve onlardan faydalanabiliriz. Diğer taraftan farklı kültürlerdeki insanların birbirini daha iyi tanımasına yakınlaşmasına ve kaynaşmasına katkıda bulunuruz. Dünyanın kitle iletişim araçları ve daha birçok nedenden dolayı gittikçe küçüldüğü günümüzde yabancı dilin ne derecede önem kazandığı herkesçe bilinen bir gerçek. Nitekim Yüce Atatürk de bunu yıllar önce yabancı dil bölümlerini kurarak (örneğin Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi) bu düşüncesini somutlaştırmak istemiş ve yabancı dil bölümlerine yukarıda bahsedilen misyonu yüklemiştir. İşte Türkçe ve Almancadaki sıfatları karşılaştırmalı bir biçimde ele alıp incelemeye çalıştığım bu çalışmanın çıkış noktasını yukarıda bahsedilen misyon oluşturmaktadır.