Salâmân ve Absâl sembolik hikâye geleneğimiz içinde seçkin bir yeri olan eser. Hayatın pratiklerinden başlayarak metafizikle irtibatına kadar varoluşun anlam arayışlarına ilişkin insanın öyküsünü anlatıyor. Hayatı aşkın ve aklın savaş alanı olan Salâmân hakikat yolculuğunu çetin sınavlardan geçe geçe gerçekleştiriyor. Ve varlığın herkesi içine alan görünümleriyle başlayan öykü ilerledikçe bir kemal arayışına dönüşüyor. Gönlü insan sevgisiyle dolu Lâmi'î Salâmân ve Absâl'ın öyküsünü bir yandan hayal gücünün labirentlerinde bizleri gezdirerek anlatıyor bir yandan da Çelebice bize sesleniyor: "Dünya halkı bir sarraftır... lafla da olsa ona tecavüz etmekten sakın... İnsan bir incidir; altın gümüş mal ve mülke meylederek onları hayatın gayesi haline getirerek bu değerli incini kırma... Sadece sözlerin inci olmasın kulaklarını da sedef yap..."
Lâmi'î eserinin sonunda "Bilginin dürüstlükle tevil edildiği bu kitabın özetle hikâyesi budur" derken adeta bütün bir edebiyat ve düşünce geleneğimizin ana felsefesini özetliyor. Edebiyatın ve sanatın iyileştirici gücünün bir örneğini veriyor.