Göç iltica ve sığınma hukukunun Türkiye için önemi bugüne kadar ayrıntılı bir mevzuatı olmaksızın yürütülmesindendir. 2005 yılı Türkiye Ulusal Programında AB'ne verilen sözler nedeni ile konu önem kazanmış ve içişleri Bakanlığı nezdinde "Göç ve iltica Bürosu" kurulmuştur. Bu büronun Ankara'da düzenlediği toplantılar sonucu ortaya çıkan yabancılar hukuku ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı Meclise sunulmuştur. Tasarı Kanunlaştığında ilk defa Türkiye'nin ayrıntılı bir "Göç iltica Sığınma" mevzuatı olacaktır. Sorun 1951 tarihli Cenevre Mülteciler Hukuku Sözleşmesinde Türkiye'nin saklı tuttuğu "Avrupa'dan gelen mülteciler kaydının" AB ile yapılacak geri kabul anlaşmaları ve Türk vatandaşlığına uygulanan vize sorunu ile bağlantılı olarak kaldırılıp kaldırmayacağıdır. Türkiye'nin özellikle son zamanlarda doğudan gelen çok sayıda mülteciye kapısını açmak zorunda kalması konunun önemini daha da arttırmaktadır.