Şakaklarımda acının titreyişleri saatler süren senfoniler veriyordu. Çocukluğumda çok yabancıydım bunlara. Artık defolanmış ruhum gösterişli vitrinlerde değildi.
Bir filmin can çekişen sahnesini oynuyordum. Çok ama çok uzak bir köyde kalmıştı benliğim çünkü insanları tanıyordum. Ne kahve fallarında aranan kişi ne de aşk içinde beklenen bir beden değildim artık çünkü yokları oynuyordum. Dudaklarımda kuruyan hayata bir "merhaba!" dedim o an ve hiç şikâyet etmedim halimden çünkü yokluğun kimseye yar olmayacaktı hayat!
İnsanlar da kadınsızlık olarak algılıyor bu yalnızlığı oysa anlaşılmazlık bu! Anlamıyorlar işte.
Boş ver anlamasınlar!