"Hızla küreselleşen dünyada ekonominin her alanında ticari ilişkilerin büyük bir gelişme ve çeşitlilik göstermesi satıcılar/sağlayıcılar ile alıcılar arasındaki hukuki ilişkilerin ticari hayatın gerekliliklerine uyarlanması zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. Hızla gelişen ve çeşitlilik gösteren böyle bir yapıda satıcı ya da sağlayıcılar sahip oldukları mal veya hizmeti satmak ya da sağlamak istediklerinde her bir alıcı ile sözleşme şartlarını tek tek müzakere etme imkanına sahip olamamaktadır. Bu nedenle satıcı/sağlayıcılar genel işlem koşullarından oluşan standart sözleşmeler kullanmak suretiyle alıcılar ile hukuki ilişkilerini düzenlemektedir. Satıcı/sağlayıcılar kendilerini bu şekilde hukuken emniyete aldıkları gibi söz konusu işlemlerde gerekli sürati de sağlamaktadır. Buna karşılık alıcı tarafın satıcı/sağlayıcılar karşısında sözleşme hükümlerinin oluşumunda herhangi bir şekilde iradesi söz konusu olamamaktadır. Diğer bir ifadeyle alıcı genel işlem koşulları şeklindeki sözleşme hükümlerini satıcı ya da sağlayıcı ile müzakere etme imkanına sahip olmadığı için satıcı/sağlayıcının kendisine sunduğu şartlarda sözleşme yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durum genel işlem koşullarından oluşan standart sözleşmelerde alıcı tarafın hukuken korunması sorununu çoğu zaman gündeme getirmektedir. Zira genel işlem koşullarından oluşan standart sözleşmeler alıcının aleyhine olacak şekilde haksız şart niteliğinde hükümler taşıyabilmektedir. İşte bu eser genel işlem koşullarından oluşan standart sözleşmelerin sıklıkla kullanıldığı ticari hayatta sözleşmenin alıcı tarafının hukuken korunması esasından hareket ederek alıcının satıcı/sağlayıcı karşısında sahip olduğu haklar ve hukuki imkanlar ile satıcı/sağlayıcının genel işlem koşulları şeklindeki standart sözleşme hükümlerini hazırlarken uymak zorunda olduğu mevzuatın ön gördüğü sistemi ortaya koymak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu esastan hareketle konu genel işlem koşullarından oluşan standart sözleşme niteliğindeki mobil haberleşme abonelik sözleşmesi kapsamında etraflıca incelemiştir. Bu inceleme yapılırken 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu (TBK)'nun genel işlem koşullarıyla ilgili ön gördüğü sistem esas alınmıştır. Dolayısıyla konu TBK'nun genel işlem koşullarıyla ilgili öngördüğü kapsam yorum ve içerik denetimi süreçleri detaylı bir şekilde açıklanmak suretiyle ele alınmıştır. Ayrıca eserde mobil haberleşme abonelik sözleşmesinde tüketici sıfatına sahip alıcı tarafın hakları ve hukuken koruması inceleme konusu yapıldığından tüketici sözleşmeleri bakımından temel mevzuat niteliğindeki Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (TKHK)'nun genel işlem koşullarıyla ilgili hükümleri ile söz konusu hükümlerin uygulama alanı ve TBK'nun genel işlem koşulları hakkındaki hükümleriyle ilişkisi de detaylı bir şeklide inceleme konusu yapılmıştır. Mobil haberleşme abonelik sözleşmesi elektronik haberleşme sektörünün önemli bir sözleşmesi olduğundan dolayı Elektronik Haberleşme Kanunu (EHK)'nun genel işlem koşullarıyla ilgili hükümlerinin TBK ve TKHK'da düzenlenen genel işlem koşulları hakkındaki hükümlerle ilişkisi ve söz konusu hükümlerin uygulama alanı da etraflıca inceleme konusu yapılmıştır. Böylece her üç kanunun genel işlem koşullarıyla ilgili hükümleri ve söz konusu hükümlerin uygulama alanları ile birbiriyle ilişkisi inceleme konusu yapılarak ticari hayatın değişik sektörlerinde özel kanunlara tabi satıcı ya da sağlayıcıların genel işlem koşullarından oluşan sözleşmeleriyle ilgili sorunların çözümünde yol gösterecek nitelikte emsal bir çalışmanın ortaya konulması hedeflenmiştir."