Stratejinin öyküsü daima benzersiz olmuştur. İnsanlık tarihinde pek az sözcük stratejinin gösterdiği benzersizliği sergileyebilmiş; sözcük zaferle olduğu kadar yıkım ve hüsranla da anılmaktan geri kalmamıştır. Sahip olunan gücün maddi değerinin ne kadar aldatıcı olabileceği oynanan oyunun seyrinin dramatik biçimde değişmesiyle görülmüştür. İşte gösterdiği bu benzersizlikle strateji güç ve zeka oyunlarının formüllerini çıkartmak anlamına gelmiştir. Nitekim Büyük İskender'e Napolyon Bonapart'a Georgi Jukov'a tarih sayfalarındaki sarsılmaz konumlarını veren de bu formüllerden başkası olmamıştır. Strateji büyük stratejisyenlerle zenginleşirken doğru stratejiyi keşfetme arayışları bitip tükenmek bilmeyen bir uğraş olarak varlığını korumuştur. İdeal stratejisyenliğin birinci şartının iyi bir öğrenci olmaktan geçmesinin nedeni de budur.
Stratejiye ulaştığı noktadaki zenginliği ve derinliği kazandıran ise uluslararası ilişkilerden başkası olmamış; strateji arzu ettiği ortamı uluslararası ilişkilerde fazlasıyla bulmuştur. İşte dış politika stratejilerine hayat veren de güç oyunlarını özendiren bir uluslararası ilişkiler gerçekliğinde devletlerin güç ve zenginleşme peşinde koşmaları olmuştur. Bu yönüyle dış politika stratejileri devletler arasında sürmekte olan ve daha da uzun yıllar sürecek olan oyunlar olarak anılmaya devam edecektir.