"Benim babam da bu meslekteydi" dedi. "Bu kasabanın bu çevre köylerin tüm adamı bu işten ekmek yer. Kaçakçılık yapmasın da n'apsın? Ekilecek toprağı mı var? Hepsini almış hükümet sınır demiş döşemiş mayını. Tarlalar mayın altında... Zeytinlikler mayın deryasında yüzüyor. Babam ki bu işte ehildi kokusundan anlardı mayını rüzgârı dinler candarmayı bilirdi. N'oldu? Karşı gelemedi yazgısına. Bir gece sabaha karşı adamın yarısını getirdiler eve. Bitmişti. Başına toplaştık. İşaretle dayımı istetti bizi çıkarttı odadan. Dayımdan kendisini vurmasını istemiş. Böyle yaşamaktansa demiş; vur kurtulayım İsmail demiş ona. İsmail dayım dediğini yaptı vurdu babamı." Bir sınır kasabasının insanları: Tahir Üzer Cevahir Gazel ve Hediye... Sevgi dostluk dayanışma ve güven... Dikenli tellerin "o" tarafında da "bu" tarafında da ölümle burun buruna yaşayan ama hayattan vazgeçmeyen dirençli ve yalnız insanların çarpıcı hikâyesi...