"Yazılar bile gözüme iyi öğrendiğim yabancı bir yazı gibi görünüyordu. İşte bir gazete kupürü: 'İşçiler kendi kanlarını döktüler.' Grev yapmak yasaktı işçiler parmaklarını kesip gömleklerini kan damlalarının altına serdiler yedikleri kuru ekmeği kanlı gömleğe sarıp Türk ordusuna gönderdiler; sanki bu haberi bir büvetin önünde asılı duran birçok gazetede görmüşüm gibi hatırlıyorum hani yanından geçerken görürsün şipşak fotoğrafını çekersin sonra unutur gidersin aynen öyle işte."
'Emine' Sevgi Özdamar'ın Türkçeye ilk kez çevrilen kitabı Annedili insanın evinden dilinden uzak olması evin kelimeleriyle evi hatırlama çabası eve doğru bakmak üzerine birbirine değen dört hikâyeden oluşuyor. Özdamar'ın romanlarında da olduğu gibi kendi hayatından izler taşıyan birbirinden kaçan ama yine birbirine sığınan hikâyeleri çok dilli bir okuma sunuyor.
"'Emine' Sevgi Özdamar metinlerinde sözünü hiç sakınmıyor. Kösnül dobra dobra esprili hatta yer yer amiyane ve saldırgan bir dille anlatıyor. Ama sonra gene mahcup çekingen ve müşfik bir dille. Konuları: her türlü sevgi fani hayat ve mutlak ölüm. Harika bir kitap."
Dieter Stolz Prinz