1898 yılında Mustafa adlı bir adam Hicaz taraflarına gitmek amacıyla mürûr tezkeresi başvurusunda bulunmuştu. Bir iç pasaport uygulaması olan mürûr tezkeresine ait nizâmnâme gereğince kendisi hakkında başvuru yapan herkes için olduğu gibi rutin tahkikat yapılmıştı. Tahkikat sırasında adamın Erzurum'lu olduğu ve aslında Kayserilioğlu Nişan Ohannes adında bir Ermeni olduğu ortaya çıkmıştı. Yedi yıl önce [1891 yılında] Batum'a gitmiş orada iki buçuk yıl kadar kaldıktan sonra memleketi Erzurum'a geri dönmüştü. Kendi deyimiyle "Ermeni işleri" henüz son bulmadığından dolayı 15 gün kadar Saraç ustalarından Arif adlı bir adamın evinde saklanmak zorunda kalmıştı. Daha sonra Sivas Kasabası'na oradan da Yozgat ve Kayseri yoluyla Adana'ya gitmişti. Pamuk tarlalarında iki ay kadar çalıştıktan sonra İskenderun'a oradan Magosa Kasabası'na gitmiş ve bir buçuk yıl kadar Şamlı Ebu Reşid adlı birinin yanında yazmacılık yapmıştı. Ardından diğer bir kasaba olan Lefkoşa'ya varmıştı. Uzun yıllar kalmış olduğu bu kasabada Nalband Hacı Ali adlı birinin nasihati üzerine Müslümanlığa geçmişti. Daha sonra 9 ay kadar kalacağı Beyrut'a geçmişti. Burada Beyrut İskelesi'nde kömürcülük yapmıştı. Sulta/Sultaniye Kasabası'nda ise mutasarrıfın hizmetinde çalışmış ve sonrasında Kıbrıs'ta Tuzla İskelesi'nde tütün ameleliğine girişmişti. İfadesine göre Lefkoşa Kasabası'nda sanat ve rençperlikle uğraştıkları bilinen 100 hâne vardı ve Halep Vilayeti'nden Lefkoşa'ya firari giden bir Ermeni cemaati bulunuyordu. Yapılan tahkikatta adamın durumunun karmaşık olduğu ve diğer Ermenilerle [siyasi] bir ilişki içerisinde olabileceği kanısına varılmış ve bunun neticesinde ilgililerden adamın hâl ve hareketlerine dikkat edilmesi istenmişti.