Sonra mezarına gömdüğüm nişan yüzükleri. Final sahnesinde ise Sarayburnu rıhtımında belimden çekerek beni yaşama mahkum eden adam ve ardından garson çocuğun "var mı tavşankanından isteyen ağabeyler" diye seslenişi? Sonra. Sonrasında yaşadıklarımın yarısı bile hatırlamıyordum. Rakı sofralarında meyhane köşelerinde geçen sefil bir altı ay. Arada bu rezilliği sonlandırmak için başvurduğum sayısız denemeler. Ölmekten korkmuyordum. Fil bitiyor perde kapanıyordu. Bu kadar basit. Ama bazen yaşamak insana o kadar ağır geliyordu ki. Düşünüyorum da onca şeyden sonra hala nefes alıp veriyor olmam gerçekten hiç de normal değildi. Hatta düşündürücü de diyebiliriz. Sanki Tanrı cezan daha bitmedi der gibi.