Osmanlı İmparatorluğunun 36. padişahı arasında belki de en büyük haksızlığa maruz kalan padişahlarından birisidir II. Abdülhamid Han.
Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil kanlı kızıl sultan cahil ve korkak olarak tanıtılmış daima aleyhinde işleyen bu propagandanın tesiriyle de böyle tanınmış talihsiz bir insandır.
Bu düşmanlığı körpe beyinlere ilk aşılayanlar İttihatçılar yani hürriyet kahramanları (!) yani Sultan Abdülhamid'in 33 yıl ayakta tuttuğu imparatorluğu 10 yılda dağıttıktan sonra memleketten kaçan kişilerdi.
Peygambere aşık bir sultanın santim santim işleyerek mesafe aldığı Hicaz Demiryolunun Osmanlı coğrafyasına yaptığı eserlerin ve büyük bir hayat mücadelesinin adıydı Sultan Abdülhamid.
O imparatorluğun Son nefesiydi. O Kalabalıklar içerisinde yalnız kalmış birisiydi.
Akıl dairesinden bütün olayları süzen ve akıllara durgunluk verecek şekilde dâhiyane çözümler bulun isimdi.
Tahttan indirildiğinde söylediği şu cümle çok manidardı.
"Otuz üç sene millet ve devletim için memleketimin selameti için çalıştım. elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hakimim Allah ve beni muhakeme edecek Resulullah'dır.
O Osmanlının 33 padişahı bizim ise ULU HAKAN'ımızdı.