Zaman ilerledikçe sanki çok daha hızlı akıyor. Bu hızdan ilim teknolojide kendine düşen payını alıyor. Teknolojinin gelişme hızını anlatırken şaşılacak bir hızla diye tarif etmiyoruz artık. Bir zamanlar bilim kurgu romanlarında ya da filmlerinde gördüğümüz ve hayalden öte geçemez ne kadarda abartılmış dediğimiz şeyleri görünce artık şaşırmıyoruz. Her geçen gün ortaya çıkarılan buluşlar insanların içinde yaşadıkları dünya ve dışındaki kâinat hakkında daha çok fikir sahibi olmalarına yarıyor. Sadece bilim ve fen gelişmiyor fikri hayatta gelişiyor. Bilgisayarların gelişmesi ortaya konan yazılı eserlerin çoğalmasıyla günümüz insanı daha çok bilgiye daha çabuk ulaşıyor. Bundan birkaç yüzyıl önce yaşamış biri belli bir konuda araştırma yapacak olsa sadece ulaşabildiği kütüphanede ki birkaç kitabı okuyabilirdi. En şanslı olan araştırmacı kendisi gibi bu konuya ilgi duyan birilerini bulup onlarla fikir alışverişi yapardı. Fakat bu gün bizden önceki bütün bilgilere birkaç dakikada ulaşabiliyoruz. Dünyanın neresinde? Kimler? Ne düşünmüşler? Neleri tartışmışlar? Neyi çözememişler? Hepsinden haberdar olabiliyoruz.

Hayatında bir kütüphane görmemiş veya sadece birkaç defa yolu kütüphaneye uğramış ilim sevdalıları vardı. Üstelik mevzubahis kütüphanelerin barındırdıkları kitapların ne kadar yeterli olabileceği de ayrı bir konu. Ama şimdi öyle mi? İçeriği zengin her konuda yeterli kitaplarla dolu kütüphanelerin sayısı fazlasıyla çok artık. Gerçi kütüphanelere gerek kalmadı artık. Bilgisayarlar onlarca kütüphaneyi hafızasında taşıyabiliyor. Birkaç tuşa dokunarak onbinlerce kitap arasında tarama yapılıp aranan bilgiye ulaşılabiliyor.

İşin garibi bilgiye ulaşmak bu kadar kolay olduğu halde doğru bilgiye sahip olmak eskiye nazaran daha da güçleşiyor. Ortalık da dolaşan bilginin fazla ve çeşitli olması bilgi kirliliğine neden oluyor. İnsanlar rahat koltuklarında oturup geçmişi sorguluyorlar. Neyin ne olduğunu bilmeden her şeyi ben bilirim edasıyla ahkâm kesiyorlar. İslâm düşmanları ortalık da dolaşan kirli bilgilerden seçme yapıp insanların akıllarına soru işaretleri bırakıyorlar. Gün geçmiyor ki İslâm'a saldırmak için yeni bir kampanya başlatılmamış olsun. Gerçi bunda garip bir durum yok birileri İslâm'a saldıracak birileri de onlara karşı duracak. Cennet ve cehennem kendileri için çalışanları bekliyor. Bunu anlamak hiç de zor değil.

Hadiselere objektif bakabilmek için kirlenmemiş bir akıl ve gönül gerekir. İslâm'a dâhil olup Mümin olmadıktan sonra bu imkânsızdır. Sadece dünyevi bir hayatı arzulayanlar karşılaştıkları bütün olayları dünyevi ölçülerle kıyaslar ve öyle tahlil ederler. Allah Resulu -aleyhissâlatu vesselam-'ın çok sayıda kadınla evlilik yapmış olması dünyevi düşünen akıllarda yanlış karşılık bulmaktadır. Onun hayatını şahsiyetini ve görevini bilmeyenler bu konuda da kolayca atıp tutmaktalar. Hiç tanımadıkları Peygamberimiz -sallâllâhû aleyhi ve sellem-'e iftiralar düzmekteler. Onun şehvet düşkünü olduğunu iddia etmek iğrenç olduğu gibi bir o kadarda komiktir. Efendimiz -aleyhissâlatu vesselam-'ın hayatını gözümüzün önüne getirdiğimizde o hayatın içine şehveti sıkıştırmaya kalkanlara insafsız demekten kendimizi alamayız.

Elhamdulillah biz Müslümanların dinimize yöneltilen eleştirilerin hepsine verecek cevabımız mevcuttur. Cevabı olmayan bir sorunun karşımıza çıkması imkânsızdır. Çünkü Allah'ın hak din olarak seçtiği İslâm'a müntesibiz. İslâm'a ve onun peygamberine yönelik bir eleştiriyle karşılaştığımızda belki fert olarak bizim bilgi yetersizliğimizden cevap bulamamış olmamız ya da verdiğimiz cevabın kâfi miktarda olmaması mümkündür. Böyle bir durum cevap vereni bağlar. İslâm'ın bir cevabı olmaması asla düşünülemez.

İbrahim Zeren