İnsanoğlunun talihinin milletlerin ve devletlerin geleceğinin yıldızların hareketleri ile bağlantılı olduğuna eskiden beri inanılır. Bu nedenle gök cisimlerinin insanlara ad olarak verilişi bunlarla insanlar arasında doğal bir ilişki veya benzerlik yaratılması düşüncesinden ileri gelmektedir. Bu evrensel düşünceden hareketle Mihr ve Müşterî gibi önemli iki gök cisminin başta İran edebiyatında sonra da Türk edebiyatında mesnevilere ad ve konu olarak seçildiği görülür.
Bu kitaba konu olan Mihr ü Müşterî mesnevisi 16. yüzyılda Mîrî tarafından yazılmış ve III. Murad'a sunulmuştur. Mesnevinin asıl kaynağı İran edebiyatıdır. İranlı şair Assâr-ı Tebrizî'nin 14. yüzyılda yazdığı aynı addaki eserinin tercümesidir. Mîrî'nin Mihr ü Müşterî mesnevisi mahiyeti ve aşk anlayışı itibariyle Assâr'ın eserinden farklı değildir.
Mihr ü Müşterî mesnevisi konu itibariyle Mihr ile Müşterî arasında geçen aşkın anlatıldığı çift kahramanlı bir aşk hikâyesidir. Bu mesneviyi diğerlerinden ayıran özellik kahramanlarından her
ikisinin de erkek olması ve işlenen aşkın mahiyetidir. Burada işlenen aşkın "tasavvufî" ve "ilâhî" bir aşk olduğu bizzat mesnevi yazarı tarafından ifade edilmiştir.