Eylül yavaşça kapıya doğru yürüdü. Kilidi gene aynı yavaşlıkta çevirdi. Gerginlikten taş gibi sertleşmiş elleriyle kapının kolunu bastırıp açtı. Kapıyı kendine doğru çekmeden önce etrafa tekrar bir göz attı. Unuttuğu herhangi bir şey olmasını istemiyordu. Yatağa doldurduğu yastıkların duruşuna baktı. Bu şekilde onu kontrole gelenleri bir süre oyalamayı umut ediyordu. Kafasını kapıyı açmak için çevirdi bedeni ufak bir hamleyle kımıldandı fakat yapamadı. Durdu başını yavaşça kapıya dayadı gözlerini kapadı. Bir kez acıyla yutkundu. "Allah'ım ne olur yardım et bana." diye inledi. Duruşunu dikleştirip kafasını çevirdi. Odaya bir kez daha baktı. Bu sefer ailesiyle ilgili tüm olumsuzlukları unutmuştu sanki. Yüzünü kederle buruşturdu kararsızlıkla bekledi. "Ben ne yapıyorum? Onlar benim ailem." diye geçirdi içinden. Gözlerinden bir damla yaş yanaklarına süzüldü. Gitmek ve kalmak arasında kararsızca geçen zaman ve karar alındığı anda çelişkili duyguların yaptığı baskıyla bir süre mücadele etti. Sonra Cemal'i ve Şeref'i getirdi aklına. Annesinin ölümünden bu yana yaşadıklarını ve daha öncesinde yaşananları. Ona zorla kabul ettirmeye çalıştıkları hayatı düşündü. Duruşunu dikleştirdi yanaklarını ıslatan yaşları koluyla bir hamlede sildi. Yüzüne yerleşen kararlı ifade ile kapıyı açtı.