Bir zamanlar zengin bir tüccar vardı. O kadar zengindi ki bütün kaldırımları altınla kaplayabilirdi. Hastalanınca oğlunu çağırdı ve parasını akıllıca harcamasını öğütledi. Adamın ölümünden sonra bütün serveti oğluna kaldı. Oğlu müsrifçe yaşamaya başladı. Paraları savurdu çarçur etti. Öyle ki göldeki ördeklere altınları yem diye atıyordu. Tüccarın oğlu kısa sürede tüm varlığını kaybetti. Sermayeyi kediye yüklemişti. Bir arkadaşı ona bir sandık hediye etmişti. Sandığın sihirli olduğunu bilmiyordu. Sihirli sandık kilidine basar basmaz uçuyordu! Tüccarın oğlu bir gün sandığın kilidine bastığında sandık hemen havalanıverdi. Delikanlı buna çok sevindi. Hemen sandığına binerek dünyayı dolaşmaya başladı.