Asırlar boyu aynı topraklarda yaşamış aynı suyu içip aynı ekmeği yemiş ve aynı havayı solumuşlardı. İyi ve kötü günahsız ve günahkâr hain ve kahraman cesur ve korkak bilgili ve cahil zengin ve yoksuldular. Bazen devletin en üst katında makam sahibi bazen çıkmaz sokağın numarasız bir evinin sakiniydiler. Dinleri dilleri ve isimleri ayrı ama hayat tarzları aynıydı. Onlar "az"dı "azınlık"tı; bazıları Osmanlı olarak doğmuş Türk olarak yaşamış ve ölmüştü. Rum Ermeni veya Musevi'ydiler... Gayrimüslim olmalarının dışında bizden farklı değildiler aslında. Aynı sıralarda dirsek çürüttüğümüz aynı kışlalarda beraber nöbet tuttuğumuz aynı heyecanla sevgiler ve sevdalar paylaştığımız onlardı. Ergun Hiçyılmaz "Beni Toprağıma Gömün"de işte o "ötekiler"in dramlarına tutuyor fenerini. Ne karalamayı amaç edinip düşmanlığı körüklüyor ne de yersiz ve abartılmış bakışla övgüler yağdırıyor kahramanlarına. Olduğu gibi bu toprakların insanlarını anlatan bir kitap sunuyor okuyucusuna. Yaşanan onca acıdan sonra sevgi ve saygı dolu bir dünyanın paylaşımına birer demet çiçek olsun ve dostluğa çağrıda bulunsun diye...