Her gün yaşadığımıza ve bedenimizi
eskittiğimize takvim yaprakları işaret düşüyor.
Yer gök sarsılıyor ve sımsıkı sarıldığımız
hayatlarımıza ölüm doğuyor her sabah.
Şimdi;
Bu girift zamanın yetim çocukları bizler
göç edip giden turnaları geri çağırıyoruz.
Çünkü;
Biz sert rüzgarlara değil narin yellere
yol veren yiğit adamlarız.
Zindanlarda sahici gülen doludizgin
bir tufana taylarımızı sürenleriz.
Her gülüşümüzde yağmurlar getiririz
uzak iklimlerden.
Çırak renkli kor kalplerimizle severiz güzelleri.
Şehre ileniriz şehir ki
gözlerimizi ağırtır baktıkça.
Soğuk kaldırımlarda gülümseyen
kelebeklere türkü yakarız.
Biz hayatı kalbimizi ve
aşklarımızı geri istiyoruz.
Duy bizi ey kalblerin sahibi...