Doç. Dr. Adem Tutar tarafından kaleme alınan "XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Kozan Sancağı" adlı çalışma Giriş dışında üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında; Kozan ve çevresinin coğrafî konumu ile bölgenin tarihî durumu ortaya konulmuştur. Birinci bölümde; vilayet sistemine geçiş ile oluşturulan yeni idarî yapı neticesinde tesis edilen Kozan Sancağı incelenmiştir. İkinci bölümde; Kozan yöresindeki iktisadi faaliyetler ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise; Kozan Sancağı'nın sosyal yapısı konusuna değinilerek yöredeki topluluklar dinî ve sosyal müesseseler ile nüfus durumu incelenmiştir.
Osmanlı Devleti Kırım Savaşı'ndan sonra hem devletin hakimiyetinin olmadığı bölgelerin ıslah edilmesi hem de buralardan asker tedarik edilmesi faaliyetlerine başlamıştır. Islah edilmesi düşünülen bölgeler arasında uzun yıllar Kozanoğullarının idaresinde olan Kozan yöresi de bulunmaktadır. Aralarında Cevdet Paşa ve Derviş Paşa gibi pek çok idari ve askeri erkânın bulunduğu Fırka-i İslâhiye 1865-66 yıllarında bölgeye gelerek iskân yoluyla düzeni sağlamayı başarmış ve Kozandağlarını bu arada Kozanoğullarını da itaat altına alarak çeşitli yerlere maaşlı olarak göndermiştir. Kozan ve çevresinin itaat altına alınmasından sonra Kozan sancağı tesis edilmiştir. Adana vilayetine bağlanan Kozan sancağı Sis (Kozan) Belenköy (Feke) Haçin (Saimbeyli) ve Kars-ı Zülkadriye (Kadirli) kazalarından meydana gelmekteydi.
Kozan ve havalisinde yapılan idari düzenlemeler ve iskân faaliyetleri kısa süre sonra meyvesini vermeye başlamıştır. Çukurova'daki tarım faaliyetleri artmış ve atıl vaziyette duran verimli araziler değerlendirilmiştir. Tarım ürünlerinin artması hayvancılığın gelişmesi akabinde sanayinin ve ticaretin gelişmesini sağlamış ve Kozan havalisinde iktisadi yönden önemli gelişmeler görülmüştür. Bölgede yaşayan halkın refah seviyesi yükselmiş bu durum toplumun sosyal hayatına olumlu katkı sağlamıştır. Osmanlılar döneminde Rumların Ermenilerin ve Türklerin huzur içerinde bir arada yaşadığı ender bölgelerden biri olan Kozan coğrafyası yaklaşık dört asır bu huzurlu ortamını muhafaza etmiştir. Osmanlı coğrafyasının bazı bölgelerinde XIX. asrın sonlarında cereyan eden Ermeni isyanlarının Kozan yöresinde zuhur etmemesi buradaki Türk ve Ermeni toplumlarında oluşan sosyal hayatın ne denli bir boyut kazandığını göstermesi açısından önem arz etmektedir.