İnsanlar İhanete Tutsak: Karanlıklara haksızlıklara ihanetlere aldatılmaya korkutulmaya ve susturulmaya isyan edenlerin ilgiyle okuyup paylaşacağı roman kurgusunda bir belgeseldir...
Kötülük sırtını ihanete halkına ihanet edenler de emperyalizm ve işbirlikçilerine dayar. ABD ülkelerin kendi çıkarlarına koşulsuz itaat eden cambazlarla yönetilmesini ister. Bunun için geri kalmış ulusal gücü ve ülke bütünlüğü erozyona uğramış ekonomisi dışa bağımlı devletler topluluğu yaratılmasını kurgular. Bunlarla da yetinmez! Etnik kimliklere dinsel inançlara hatta kültürel farklılıklara göre bölünüp parçalanmış topluluklar yaratır...
Bunun için otokratik ve teslimiyetçi iktidarları destekler. Demokrasinin katledildiği ülkelerde; anarşi terör ve 'derin devlet' egemen olur! Açlık yoksulluk eğitimsizlik geri kalmışlık bağnazlık kaçınılmaz olur... Benim ülkemde olduğu gibi kendi insanı için ölüm emri verenler bu emri verenleri kollayıp koruyan ve finans desteği sağlayanlar itibarlı olur. Ülkeyi soyanlar bankaları batıranlar içlerini boşaltıp başka ülkelerde yatırım yapanlar saygın (!) işadamları sayılır...
Gençliğinin sokaklara dağlara uyuşturucu ve fuhuş batağına düşmesine sebep olan duyarsız iktidarlar hükümran olur. Cehalet bağnazlık ve dini taassup; babası hatta dedesi yaşındaki sapkın adamlara çocuk gelin yapılan ve adına evlilik denen ahlaksızlıklara göz yumulur. "Körpe Bedenler Hayvansı Pençelerde Asılı Kalır"
Dini taassubun feodalitenin eğitimsizlik ve yoksulluğun ailedeki şiddet ve otoritenin ezdiği yok ettiği tükettiği kadınların bedenlerini kendi malı sanan ceberut erkeklerin yaptığı şiddet ve cinsel tacizin örselediği onurlarını kırıp kimliklerini yok ettiği ezik kadınların feryatları insanlığa utanç olur...
Yurtlarda ıslah evlerinde eziyet edilen şiddet gören cinsel istismara hatta tecavüze uğrayan bu çocuklar; emanete ihanetin ve insanoğlunun hayvanlaştığının kanıtıdır...
Ayrıca bazı insanlar bir üst kimlikten güç alıp karşısındakine haksız olarak yaşam biçimi ve kimlik dayatması yapınca karşısındakini ötekileştirir! Barış içinde eşit yurttaşlar olarak yaşamayı zorlaştırır...
Ülkede darbe paranoyası yaratılıp mahkemeler kurulmuşken; geçmişte postal yalayanlar işkencenin her türünün denendiği cezaevi ve Diyarbakır zindanlarında uygulanan vahşeti seyredenler o günlerde suskun kalanlar veya o anlayışın sonucu bugün iktidarda olanlar bu ülkedeki karanlığı aydınlatamaz ve derin yapıların katliamlarını Ergenekon dayatmasıyla ortaya çıkaramazlar..."