Uluslarası Psikanaliz Birliği'nden "aforoz" edildikten sonra verdiği bu ilk seminerde (1964) Jacques Lacan birkaç yönlü bir işe girişiyor: Bir yandan dinleyicilerine psikanalizin dört temel kavramını (bilinçdışı tekrarlama aktarım dürtü) kendine özgü bir tarzda tanıtırken bir yandan da dönemin epistemolojisinden yararlanarak psikanalizin bilim olup olmadığını psikanalizi var eden özneyle modern bilimi kuran öznenin cogito'nun öznesinin aynı olup olmadığını sorguluyor; bu arada Freud'un düşüncesini açımladığı kadar onunla hesaplaşmaktan da geri durmuyor. Söylemiyle felsefeyi psikanalizle psikanalizi de felsefeyle yüzleşmeye davet ediyor sürekli. Jacques Lacan ilk kez bu çapta ve bu nitelikte bir yapıtıyla Türkçede. 1973'te yazdığı sonsözde dediği gibi "Bu şekilde okunacak bu kitap bahse girerim."