Her insan kendi hayatının kahramanıdır. Onlarıseçilmişyerlerde aramak gerekmiyor. "Onda ne var!" denilecek kadar basit olmayan hayat mücadelesinde ayaklarının üzerinde durup tek başına yürüyebilmek en büyük kahramanlık sayılmalı. O kahraman ki pek çok badireler atlatıp yaşam yolculuğunu sonlandırana kadar kendi öyküsünü yazan kişidir.
Esasında Cumhuriyet bir yönüyle köylülükten kurtulma hamlesiydi fakat bu hamlede fizik ile metafiziğin birbirinin karşıtıgibi algılanmasısöz konusuydu. Okul caminin; öğretmen imamın ayrılmaz parçasıiken karşıtıgibi algılandıveya gösterildi. Devletin öğretmeni tercih ettiği bu süreçte halkın imamıtercih etmesi kaçınılmazdı. Oysa okulu camiye egemen kılmaya çalışmak yerine camiyi okulla barışık tutmak gerekiyordu. Belki yaşanan bu ikilemde bu ülkenin aydınlarının tercihlerinin etkisi de vardı. Doğrusu hiçbirini dışlamadan "hem o hem o" diyebilmek önemliydi.
Bugüne kadar okuduklarımızın pek çoğu kurumların ve yönetenlerin tarihidir. Toplumsal bilinçaltınışekillendiren izdüşümleri görebileceğimiz netlikte "öteki insanın hikâyesi" pek seyrek kaleme alınmıştır. Bu yüzdendir ki çok farklısosyolojik evrelerden geçen bir toplumun tarihini okuduğumuzda o toplumu oluşturan tüm kesimleri aynısosyo-kültürel iklimden geçmişler gibi algılayabiliriz.
Okuduğunuz biyografik anıkitabı bir insanın hayatından hareketle toplumsal tarihe ışık tutacak niteliği haiz bir kişisel tarih çalışmasıdır. Yazım türü itibarıyla diğer biyografi çalışmalarının bir benzeri sayılabilir. Onlardan farklıyanıise bir köy imamının hayatının kaleme alınmışolmasıdır.