Merdan Yanardağ bu çalışmasında "Türkiye'nin neden feda edildiği" sorusunun yanıtını arıyor...
Ergenekon ve Balyoz davalarıyla esas olarak bürokrasideki ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki son Kemalist kadronun önemli bölümü tasfiye edildi. Bu davalar siyasal ideolojik ve toplumsal bakımdan yeni bir hegemonya kurmanın; rejimi değiştirmenin ve dinci-faşizan bir karşıdevrimin aracı olarak kullanıldı. Böylece bu topraklarda yaklaşık 200 yıldır kesintilerle sürdürülen; 1908 1923 ve 1960 dönemeçlerinde gerçekleştirilen tarihsel atılımlarla en yüksek dalga boylarını yakalayan Osmanlı-Türk modernleşmesi ve aydınlanma süreci sert bir kırılmaya uğradı.
İdeolojik bakımdan burjuva aydınlanmasının önemli ocaklarından biri olan Harbiye imam-hatip karşısında yenildi. Tanzimat'tan beri iki çizgi arasında süren mücadelede inisiyatif İslamcı-muhafazakâr kanadın eline geçti.
Tasfiye edilen ekip bürokrasi ve ordudaki son Kemalist kadrolardı. Cumhuriyet'in başlangıç ilkelerini ve kuruluş varsayımlarını terk eden kendi devrimine ihanet içindeki TSK egemen eğilim ve Batıcı sermaye çevreleri dinci gericilikle ittifak halinde 60 yıldır Cumhuriyet'in solunu tasfiye etmekle uğraştılar.
Solu hoyratça ezen onun karşısına İslamcıları ırkçı milliyetçileri ve faşistleri dikerek gericiliği besleyen sağcı Kemalistler bu tutumlarının bedelini AKP-Cemaat iktidarının 2007-2008 örtülü darbe ve karşıdevrim operasyonundan sonra çok ağır şekilde ödediler.
Elinizdeki kitabın en önemli temalarından birini kendi devrimine değerlerine ve geleneklerine sahip çıkmayan ihanet eden Cumhuriyet'in kurucu güçleri ve burjuvazisi oluşturuyor. Cumhuriyet'in onu daha ileriye taşıma iddiası ve kapasitesindeki solu ezerek nasıl bütün gücünü yitirdiği Harbiye'nin imam-hatibe nasıl yenildiği ve sürekli kendi solunu tasfiye eden TSK'nin dinci gericiliğe nasıl teslim olduğu tartışılıyor.